torrentoyunlartt - PS2 Torrent Oyunları
  İletişim
  Ana Sayfa
  Torrent Oyunlar Nasıl Açılır
  Gerekli Programlar
  Torrent Oyunlar
  Torrent Oyunlar Hakkında
  Xbox360 Hakkında
  PS3 Hakkında
  Xbox360 Torrent oyunlar
  PS3 Torrent Oyunlar
  Oyun Sunucularımız
  HaxBall Turnuvası
  PSP Torrent Oyunları
  PS2 Torrent Oyunları
  Counter Strike Hileleri
  Oyun haberleri
  Torrent Oyun Updateleri
  Sunucu Durumu
  Anlık Bağlantılar
  Facebook
  Sizin İçin Seçtiklerimiz
  Türkçe Gta V İstiyoruz
  Torrent Filmler
 
     

Black

BLACK_PS2
Playstation® 2
İngilizce
Yok
ISO
3.65 GB

    

Konsollarda FPS olur mu olmaz mı karar verin?

Konsolların joypad kullanması aksiyon, spor ve platform oyunlarda onlara büyük avantaj sağlarken özellikle FPS türünde onları fazla tercih edilir hale getirmiyor. Klavye+fare bileşimiyle özdeşleşen FPS, PC ile özdeşleşmiş bir tür. Konsollar için FPS yönünde az oyun çıkmasının tek nedeni kontrol farklılığı değil. Hafıza ve ekran kartları açısından PC’lerin sürekli yenilenmesi büyük harita ve detaylı grafik içeren oyunların konsollara çıkmasına donanım olarak dur diyor. Ancak özellikle Xbox, Halo gibi çok tutulan bir FPS ile birlikte (kişisel olarak ben beğenmesem de) konsolların aslında FPS türünü de başarıyla kaldırabileceğini gösterir hale geldi.

Black de enteresan bir şekilde sadece Playstation ve Xbox için geliştirilmiş FPS. Electronic Arts firması uzun bir süredir sürekli olarak videolar yayınlayıp oyun hakkında iştah açıcı bilgiler vererek Black’in promosyonunu gerçekleştirdi. Oyunun arkasında Burnout serilerinden hayran olduğumuz Criterion firması olunca hepimiz haklı olarak büyük umutlar beslemiştik. Nihayet Black ellerimizde ve oyunun beklentileri ne kadar karşıladığına birlikte bakalım.

Bildiğin Her Şeyi Anlat!

Oyunumuz bir iskemlede elleri zincirli bir şekilde oturan kahramanımız Keller’ın çok demokratik gözükmeyen daha çok ‘derin devlet’ havalı bir ortamda sorguya çekilmesiyle başlıyor. Vaktiyle hedef gösterilmiş bir teröristin peşinden giderken yaşanan olaylar konuşulmakta. Oyunun kurgusu da aslında bu sorulara verilen “Salı günü saat 08:00 sularında sınırı geçiyorduk. Sonra baktık ki...” diye gelişen cümlelerle o güne bağlanarak geçiyor. Bunun bir güzel tarafı da şu. Her bölüm aslında birbirinden biraz bağımsız ilerleyebiliyor. Yani siz ilk bölümde sadece bir tüfekle ilerleken sorgulamanın ikinci kısmındaki konuya göre susturuculu tabancayla başka bir bölgeden yaşadığınız olayları anlatmaya devam ediyorsunuz. Bu sayede mekan ve silahlar da değişebiliyor. Ancak konunun gelişiminin de bu nedenle tekdüze olduğunu belirtmek gerek. Mekan demişken öncelikle oyunun ağırlıkla Afganistan’da geçtiğini bu yüzden de savaş atmosferi olarak son derece doyurucu olduğunu söyleyebilirim. Bir de bu tarz oyunlarda kişisel olarak en sevmediğim özellik olan Amerikan askerlerinin dünyayı teröristlerden kurtarma hikayesi işlenmiyor. Bunun yerine siz verilmiş bir görevi sorgusuzca gerçekleştirmeye çalışan sıradan bir asker konumundasınız. Yalnız sunum sürecinin sadece bu sorgulama seanslarına indirgenmiş olması oyunun havasını biraz kaçırıyor. Açıkçası Medal of Honor oyunlarında olduğu gibi tam olarak havaya girdiğinizi kesinlikle söyleyemem.

Black çok oyunculu olarak kesinlikle tasarlanmamış. Bunun yerine 8 uzun bölümden oluşmakta. Size tavsiyem her bölümü en zor seviyede oynayarak yan görevlerlerle oyunun tadını biraz daha alarak sonuca gelmeniz. Yaklaşık 10 saat civarı olan oyun süresi ancak bu şekilde tam olarak tatmin edici hale gelebilir. Zor seviyelerde sağlık paketlerinin bulunmamasının yanında birçok ek görev çıkıyor. Ek görevler aslında zor değil. Her şey ufak bir araştırmayla bulabileceğiniz harita ve kırmızı defter gibi nesneleri elde etmeye bağlı. 

Patlat Ortaya Bir Varil. Keyfine Bak!

Criterion firması özellikle oyundaki patlamaların altını çizip durmuştu. Oyunun fizik motoru Far Cry, Halflife gibi gerçekçilikten ziyade bu tarz efektlerin sergilenmesine ağırlık vermiş. Örneğin bir masayı itemezken (bazı masaları da itebiliyorsunuz) neredeyse her türlü cam ve tahtayı parçalayabiliyorsunuz. Roket atarla karşıki binayı göçertmeniz de olası. Bu nedenle biraz zorlama olarak oyunda hemen her yere patlamayı bekleyen varil, kutu ve sandıklar eklenmiş. Adamlar o hassas noktalara yakın bir konumdayken ateş ederseniz ortaya Hollywood filmlerindekilere benzer patlamalar çıkabiliyor. Ancak bu kadar zorlama insanın aklına kritik noktalarda yapılan çatışmalarda neden düşmanların bu kadar patlayıcı koymaya özendikleri sorusunu akıllara getiriyor. Cevap da aslında çok basit. Çünkü yapımcılar sizden bunu yapmanızı istiyor. Bazen silahınızın cama değmesiyle bile kırılan camlar 3 metre önünüzde yer alan düşman tarafından duyulmayınca ortaya bazen komik durumlar da çıkmıyor değil.

Grafikler oyunun kesinlikle kendini en çok beğendiren kısmı. Neredeyse tüm mekanlar ve efektler oldukça güzel çizilmiş. Bir de bol bol patlama sahnesi eklenince ortaya tam bir şenlik çıkıyor. Grafiklerin başarısını da oyunun öncelikle konsollar için yapıldığını düşünürsek anlayabiliriz. Eğer bu oyun önce PC’ye çıkmış olsaydı, PS veya Xbox versyonu çok başarılı olmazdı. Zaten konsolu sınıra getiren bir oyun PC’ye port edilse muhtemelen fazla uğraşılmayacağı ve pekçok hata olacağı için yine çok beğenilmezdi. Ama bu haliyle özellikle Xbox’ta oyun son derece tatmin edici görsellik sunuyor. Atmosferi tamamlayan güzel bir öğe de müzikler. Müzikler bu tarz oyunlardaki gibi gaza getirme misyonunu fazlasıyla yerine getiriyor. Sürekli tekrar eden melodiler yerine bölüm içinde zor bir ek görevin başladığı bir anda giren müzikler son derece keyif verici. Ancak telsiz konuşmalarındaki gereksiz bağırtı ve benzeri bazı efektlerin saçmalar hale gelmesini bir türlü anlamış değilim.

Eksileri olmasıyla birlikte Black, FPS seven konsol sahipleri için mutlaka denenmesi gereken bir oyun. Önemli eksiklerinin yanında sunduğu adrenalin, kendini sıkmayan yapısı ve çok başarılı grafikleriyle türü sevenler için oldukça ideal. Ancak bu kadar güzel bir kumaş biraz daha iyi işlenebilseydi ortaya Far Cry’a yakın bir destan çıkabilirdi. Üzüldüğümüz tek nokta da bu. İyi bir potansiyel biraz erken tüketilmiş.

  

   


 
   

                                                        TORRENT OYUNLAR

   

     

Tomb Raider: Underworld

Tomb_Raider_Underworld_PS2_WORKING
Playstation® 2
İngilizce
Yok
ISO
2.96 GB

    

PS2 konsolu yaşlanırken, Lara hep genç kalıyor

Ünlü Tomb Raider serisinin son oyunu, Crystal Dynamics tarafından Playstation 2 için çıkan, Xbox 360, PC ve PS3 sürümünden grafik farkı ile geliştirilen Tomb Raider: Underworld Eidos'un dağatıcılıyla 2009 yılında çıkan bir aksiyon oyunudur. Tomb Raider: Underworld'un Playstation 2 sürümü Level dergisindeki incelemeden 8/10 almıştır.... SpAwN :)

  

   


 
   

                                                             TORRENT OYUNLAR

  

     
WWE All Stars

WWE All-Stars_PS2_NTSC-U
Playstation® 2
İngilizce
torrent-oyun.com
RAR=ISO
1.32 GB

   
Efsaneler ve Süper Starlar karşı karşıya!
Çocukluğu 1990lı yıllara denk gelen pek çok kişi, Jimmy ve Nicky’nin yorumlarının Türkçe’ye çok eğlenceli bir seslendirmeyle çevrildiği “Amerikan güreşi” ya da “pankreas güreşi” şovlarını eğlenceli hatıraları arasında tutar. Böylesi bir nostalji faktörü de, WWE olası video oyunlarından beklenti çıtasını yükseltir. Bugüne kadar geliştirilen –ister RAW olsun, ister Smackdown- pek çok WWE oyunu, mazinin tatlı hatıraları kadar zihinlerde yer etmeyi başaramadı. Her yıl yayımlanan WWE SmackDown vs. Raw serisi, sadece vasatın üstüne çıkabildi. Peki günümüz starları Randy Orton, John Cena ve Rey Mysterio ile özellikle ülkemizde daha çok tanınan Hulk Hogan, Steve Austin gibi eski efsaneleri aynı ringe taşıyan WWE All Star, beklediğimiz eğlenceyi bize sundu mu?

Hamurunda abartı var

Sıkı bir WWE takipçisi olmasanız bile, iri cüsseli adamların teatral bir havada yaptığı görkemli dövüşlerin bir miktar abartı barındırdığını bilirsiniz. WWE All Star’da bu “abartı” faktörü ilk olarak karakter modellemelerinde gözleniyor. Şişirilmiş kasları, ilginç yüz ifadeleri ve Unreal Engine 3.0 motorunu andıran fizikleriyle güreşçilerimiz gerçek hallerinden çok birer çizgi roman kahramanını andırıyor.

Dövüş başlarken yapılan giriş töreninde de aynı abartının emareleri gözleniyor. Ringe girişlerde güreşçilerin kendi arka plan müzikleri çalarken, hepsi ayrı şovlarla er meydanına çıkıyor. Ne var ki gerçek WWE maçlarını ara sıra takip ediyorsanız, bu dövüş öncesi şovlara ekstra uğraş gösterilmiş olsa da, gerçeğiyle aynı atmosferi sağlayamadığını fark edebilirsiniz.

Dört yiğit çıktı meydane!

Hafta sonu partilerinin eğlencesi olmaya aday durumdaki WWE All Star’da “tag-team” maçları ile ikiye iki dövüşmek mümkün. Dilerseniz tek başınıza, dilerseniz de ikili takımlar halinde ringde türlü numaralar çevirebilirsiniz.

Ringe çıktıktan sonra yaşayacağınız deneyim ise ayrı bir konu; kontroller ve tuş yerleşimi kolay olsa da, oyundaki vuruşların verdiği his pek gerçekçi değil. Yani televizyonda yayınlanan dövüşlerin tiyatro olduğunu düşünüyorsanız, WWE All Star size masal gibi gelebilir. Öte yandan, oyunu kavradıktan sonra yapılan dövüşler, ring içi ve ring dışındaki çarpışmalar giderek eğlenceli hal alıyor.

Abartılı vuruşlar, özellikle de bitirme hareketleri tam anlamıyla tatmin edici nitelikte. Buradaki tek sıkıntı ise, rakibi yenmek için mutlaka bitirme hareketi yapmanız gerekiyor ve bunu gerçekleştirmek can sıkıcı bir hal alabiliyor. Belki de bu yüzden, Randy Orton ile çektiğiniz bir “RKO” veya Rey Mysterio’nun “619”u gaza gelip kanepeden masaya uçmanıza neden olabilir.

Teknik vur, abanma…

Eğlencenizi baltalayabilecek en önemli sorun ise teknik problemler. WWE All Star, uzun yükleme sürelerine sahip, üstelik sık sık yükleme gerektiren bir oyun. Konsolun sabit diskine kurmanız da sizi her dövüş öncesi (biri giriş şovundan önce, diğeri şovun ardından) iki defa yükleme ekranıyla karşılaşmaktan kurtaramıyor. Ayrıca dövüş mekaniklerinde ve Amerikan güreşinde hayati önem taşıyan “kontra” zamanlamasını iyi zamanlamak bazen şansa kalıyor. Doğru zamanda doğru tuşa bastığınızda, görmek istediğiniz hareketin gerçekleşmemesiyle hayal kırıklığına uğramanız mümkün.

Eğer sadece iyi bir dövüş oyunu arıyorsanız, piyasada Marvel vs. Capcom 3 gibi çok daha eğlenceli ve iyi vakit geçirmenizi sağlayacak nitelikte alternatifler mevcut. Ancak WWE dünyasına ilgi duyuyorsanız ve gerçek güreşçilerin yer aldığı “oynanabilir” bir oyun arıyorsanız, hiç değilse Hulk Hogan hatırına WWE All Star ile keyifli bir hafta sonu geçirebilirsiniz.

 

   

                                                    TORRENT OYUNLAR

   

     
God of War II

God_Of_War_2_PS2_English_DVD5
Playstation® 2
İngilizce
Yok
RAR=ISO
3.38 GB

   
Olympos'ta macera kaldığı yerden devam ediyor
PlayStation 3 henüz Avrupa’da marketlere girdi ve yeni nesil konsol savaşının tam ortasına düştü. Ancak X360’ın aksine, PlayStation cephesinde, emektar PS2, henüz bayrağı devretmeye niyetli değil gibi görünüyor. Bunu gösteren en önemli kanıtlardan biri ise geçtiğimiz günlerde sevenleriyle buluştu: God of War II. Üç yıl kadar önce, bizzat Sony tarafından yapılan ilk oyunun tüm dünyada bir fenomene dönüşmesi ve PS2 konsoluna sahip olan neredeyse herkesin bir de God of War’a sahip olması, yüksek dozda heyecan içeren bu öykünün devam etmesini kaçınılmaz kılıyordu. Bunun bilincinde olan Sony, hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayarak, PlayStation 2’ye belki en son büyük hit’ini kazandırdı.

God of War II, hikâye olarak ilk oyunun kaldığı yerden devam ediyor. “Yahu bu adam savaş tanrısı oldu daha ne yapacak?” demeyin. Ailesinin ölümüne sebep olduğu için içi intikam hırsıyla dolu agresif Spartalı Kratos, Olympos’u dize getirip Ares’i öldürerek yeni savaş tanrısı olunca, Antik Yunan’ın diğer tanrıları bu durumdan rahatsız olur. Üstelik Kratos, içindeki ateşi söndürebilmek için yeryüzündeki tüm şehirleri ardı ardına istila etmekte, yakıp yıkmaktadır. Tüm Yunan şehirlerini elden geçirmesi, diğerlerinin Kratos’a tavır almasına sebep olur. Kendisiyle konuşmak ve onu uyarmak isteyen Athena’nın ikazlarına da kulak asmaz. Son olarak Rhodes şehrine bizzat inerek devasa boyutlarda heybetini gösterir. Ancak savaş alanına gelen bir kuş, Kratos’un üstünde uçarak hem devasa boyutlarını hem de tanrısal güçlerini kendisinden alır. İlk olarak Athena’dan şüphelenen Kratos’un bunu düşünecek fazla zamanı yoktur çünkü Colossus of Rhodes’in üstüne giden kuş, Kratos’tan aldığı güçleri bu dev heykele vererek canlanmasını sağlar. Aralarındaki savaşa bir noktada Zeus katılır ve Kratos’a bir kılıç verir. Tüm ilahi güçlerini alan kılıç, Kratos’u normal bir ölümlüye çevirir. Hikâyenin tadını kaçırmamak adına, burada keselim ancak burası sadece öykünün başı. Kratos’un neden her şeye sıfırdan başlaması gerektiğini anlatmak amaçlı yazdım. Ayrıca ilk şüpheli olarak görülen Athena, Zeus ve diğer Olymposlular ile birlikte oyun boyunca türlü entrika ve sürpriz sizi bekliyor olacak.

Kalan yerden devam

Güçlerini kaybeden kahramanımız her zamanki iki elindeki kullanışlı silahlarla önüne geleni kesip biçerken bir yandan da çeşitli bulmacalarla haşır neşir olmaya devam ediyor. Kontroller, ilkini denemiş olanların kolayca alışacağı türden, rahat ve kullanışlı. İlk başta basit hareketleri yaparken, savaşlarda boy gösterip seviye atladıkça daha ölümcül kombolar ve artistik hareketler öğrenebiliyoruz. GOW’un sonunda aldığımız Athena’s Blades ile başladığımız serüvende, çoğunlukla aynı silahı kullanacak olsak da, Barbarian Hammer, Spear of Destiny gibi güçlü silahları ele geçireceğiz. Aynı zamanda bu aletlerin gücüne güç katmak için topladığımız orb’ları kullanıp yeni hareketler öğrenmemiz mümkün. Ayrıca büyülerin de oyun boyunca işimizi kolaylaştıracağını söylemekte fayda var. Karşılaşacağınız düşmanlar, ilk oyundan tanıdık olan yüzlerin yanı sıra iskeletler, canavarlar, devler ve diğer tuhaf yaratıklardan oluşuyor. Bu noktada, oyundaki kan ve vahşet öğelerinin hayli yüksek dozda olduğunu belirtmekte de fayda var. Kratos zaten asabi bir ağabeyimizdi, görmeyeli daha da psikopatlaşmış.

God of War II’nin görsel kalitesi, PS2’nin tüm gücünü kullanarak büyük özenle hazırlanmış karakter ve çevre modellemeleri sayesinde çok üst düzeyde. Elbette bir MotorStorm veya Virtua Fighter 5 ile karşılaştırılamaz ancak yine de emektar konsolda görebileceğiniz en iyi grafiklere sahip. Zaten planlanan takvime baktığımızda daha iyisinin de bundan sonra gelmeyeceğini görmek mümkün (PlayStation 2’den bahsediyorum elbette).

Harika grafiklerin yanı sıra sağlam parçalardan oluşan soundtrack ve kaliteli ses efektleri de kendinizi iyice maceranın içinde hissetmenizi sağlıyor. İlk oyunda akıllarda yer eden, yerine göre değişen müzikler ve ara videolardaki başarılı seslendirmeler, burada da bizi yalnız bırakmıyor.

Hikaye biter

Ana hikâyenin dışında ekstra içerik olarak oyunu bitirince açabildiğiniz zorlayıcı ve çabuk bağlayan modlar, değişik zırhlar gibi birçok materyal, DVD9 formatındaki God of War II’nin içinde bulunuyor.

İlk oyunu oynadıysanız, zaten bu yazıyı okurken çoktan GOW2’yi edinmişsinizdir. Ancak eğer daha önce deneme fırsatınız olmadıysa, Antik Yunan dünyasında geçen bu aksiyon macera oyununu altın klasikler listenizin baş köşesine eklemenizde fayda var.

 

   


 

                                     

     

Metal Gear Solid 2: Sons of Liberty

Metal_Gear_Solid_2_Sons_of_Liberty_NTSC_PS2_DVD
Playstation® 2
İngilizce
Yok
ISO
4.30 GB

    

Solid Snake geri döndü! Hideo Kojima'nın muhteşem oyunu MGS'in devamı olan ''Sons of Liberty'' isimli ikinci oyun, uzun bir bekleyişin ardından nihayet PS2'de...

A Hideo Kojima Game

Metal Gear Solid çıktığı 1998 senesinde tüm PlayStation oyuncularını etkileyici senaryosu ve diğer üstün özellikleriyle kendine hayran bırakmıştı. Öyleki oyunu oynadıkça senaryo o kadar ilginçleşiyorduki, bir sonraki adımda neler olabileceğini tahmin bile edemiyordunuz. Metal Gear Solid'in bu kadar ilgi görmesi ve PlayStation'ın en iyi oyunlarının başında yer almasından sonra Konami, PC oyuncularının bile hayranlıkla baktığı bu oyunu PC için de uyarladı. Oyunun PC versiyonu PlayStation versiyonundan birebir çevrilmesinden dolayı grafik kalitesi bakımından diğer oyunların gerisinde kalsada, diğer özellikleriyle bu açığı kapadı ve yine büyük bir ilgi gördü.

Sons of Liberty

Aradan geçen uzun zaman sonunda nihayet ilk oyunun devamı olan Sons of Liberty, PlayStation 2 için piyasaya sürüldü. PS2'nin çıkması beklenen oyunlar listesinde en üst sırada bulunan MGS 2: Sons of Liberty, bir çok konsol oyuncusunun da PS2'yi seçmesindeki başlıca nedenlerden. Hatta sırf bu oyun için PS2 alanlar bile var. Açıkçası bu ilgiyi de fazlasıyla hakediyor Sons of Liberty. Çünkü oyunu oynamaya başladığınız ilk dakikalardan itibaren MGS sizi kendine bağlamayı başarıyor.

Oynayanlar bilirler, PSX'teki ilk oyunda iki farklı son bulunuyordu. Bu sonlardan birinde Meryl ölüyor, bir diğerinde ise kurtuluyordu. Sons of Liberty ise Meryl'ın öldüğü senaryoyu izliyor. Oyun yağmurlu bir gecede Snake'in George Washington Köprüsü'ndeyken, hemen köprünün altından geçen, içinde Metal Gear'ın yeni tipi olan RAY'in bulunduğu dev bir tankere sızmasını gösteren görüntülerle başlıyor. Aynı zamanda Snake'in yanı sıra önceki oyundan hatırlayacağınız Revolver Ocelot ve emrindeki Rus birlikleri de Metal Gear RAY'i kaçırmak için tankere operasyon düzenliyorlar. Revolver Ocelot'un bundaki amacı da tabiki RAY'in seri üretimini yapıp dünyanın başına bela olabilmek. İşte hikayenin giriş kısmı bu şekilde. Tabi ki oyunda ilerledikçe senaryo inanılmaz bir şekilde işleyip çok karmaşık ve etkileyici bir hal alıyor. Önceki oyunda da olduğu gibi hiç beklemediğiniz durumlarda beklemediğiniz olaylar olabiliyor? Ayrıca Snake ve Ocelot'un dışında ilk oyunda da olan bazı sürpriz karakterler de(¿) yine bu macerada karşınıza çıkacak.

Sons of Liberty'deki yeniliklerden ilki Raiden isimli yeni oynanabilir karakter. Hatta öyleki oyun büyük oranda Raiden'ın üstüne odaklanmış. Aslında Snake oyun boyunca senaryoda fazlasıyla olmasına rağmen, oyunun büyük bölümünü Raiden'la oynamanız ben dahil bir çok MGS hayranında hayal kırıklığı yarattı (Bu da Snake'e olan hayranlığımızdan olsa gerek!). Gerçi bu öyle pek sorun edilecek bir şey değil. Çünkü oyundaki yenilik ve gelişmeleri görünce Metal Gear Solid'e bir kez daha hayran kalacaksınız...

PS2'de görebileceğiniz en iyi grafikler!

Oyunda gözünüze çarpacak olan ilk şey, PS2'de başka hiç bir oyunda rastlayamayacağınız harika grafikler. En ince detayına kadar düşünülen grafikler gerçekten ağzınızı açık bırakacak cinsten. Karakter animasyonları, çevre tasarım ve dizaynları, dahası oyunda görsellik adına ne varsa hepsi mükemmel. Yani oyunda öyle detaylara yer verilmiş ki, mesela içki şişelerinin dizili olduğu bir barla karşılaşıyorsunuz. Şişelere ateş ederseniz, şişeler atış yaptığınız noktaya göre kırılıyorlar. Veya gıda bölümündeyken orada bulunan meyvelere vurursanız, meyveler parçalanıp etrafa saçılıyorlar. Aynı şekilde çevredeki yangın söndürme tüplerini patlatıp düşmanlarınızı şaşırtabilir ya da belli noktalardaki lazer ışınlarını ortaya çıkartabilirsiniz. Yani oyunun tamamında olmasada belli yerlerde çevre dekora zarar verebilmeniz sağlanmış.

Bunların dışında oyunda kullanılan yağmur, su, ışık ve rüzgar gibi atmosferik efektler oyuna çok iyi yansıtılmış. Ayrıca bunun karakterler üzerindeki etkisi de düşünülerek oyuna farklı bir hava kazandırılmış. Dolayısıyla Snake'in bandanası rüzgarda dalgalanıyor, aynı şekilde yağmurda ıslandıktan sonra kuru bir yere geçerseniz, bir süreliğine daha üzerinizden sular damlamaya devam ediyor.

Görsellik o kadar iyiki, karakterlerin suratlarına baktığınızda o an ki duygularını anlayabiliyorsunuz!

Oyun içi grafiklerin haricinde çok sık karşılaşacağınız ara geçiş videoları da PS2'de görebileceklerinizin en iyilerinden. Özellikle bu videolarda karakterlerin yüz hareketlerine bile fazlasıyla dikkat edilerek, karakterlerin o anki duyguları çok gerçekçi bir biçimde suratlarına yansıtılmış. Bunun en iyi örneklerinden biri de Snake'in Metal Gear RAY'in fotoğraflarını çekmeye çalıştığı sırada eğer hata yaparsanız, onlarca askerin bir anda sizi farketmeleri karşısında Snake'in suratında beliren yüz ifadesi. Bu, o kadar iyi yapılmış ki, Snake'in suratından tedirginlik ve korkuyu okuyabiliyorsunuz. Anlayacağınız her şey kusursuza yakın.

Dahası da var...

Oyundaki hareketli kamera çok iyi bir şekilde işleyerek, oyunu baş rolünü sizin oynadığınız bir film havasına sokuyor. Oyunun oynanış biçimi de yine önceki oyunla birbirine çok benziyor. Görevlerde her zamanki gibi gizlilik çok önemli bir yer tutuyor, fakat silahlı çatışmalara da oyunda bolca yer verilmiş. Tabi ki oynanış önceki oyunla tamamen aynı değil. Artık karakterlerimizin çok daha fazla çeşitte hareket kabiliyet ve özellikleri var. 

Yüksek parmaklık benzeri yerlere tutunup aşağı sarkma, yerde yuvarlanma, duvar köşelerinden kafanızı uzatıp koridorlara bakabilme ya da yine duvar köşelerinden bir anda çıkıp ateş edip tekrar duvarın arkasına saklanabilme bu hareketlerden bazıları... 

Düşmanların yapay zekası, sizi hayretler içinde bırakacak kadar iyi!

Karşılaşacağınız düşmanların yapay zekaları da aynı grafikler gibi etkileyici biçimde gerçekçi yapılmış. Mesela askerlerden biri tek başınayken sizi farkettiğinde büyük olasılıkla saldırmak yerine hemen sizden korunabileceği şekilde uzaklaşıyor ve telsiziyle destek istiyor. Bunun sonucunda da bir kaç saniye içinde zırhlı ve kalkanlı birlikler geliyor.

Eğer askerlerin arkalarından sessizce yaklaşıp farkedilmeden silahınızı onlara doğrultabilirseniz Snake kendiliğinden kıpırdama diye düşmanı uyarıyor. Bu durumda gafil avlanan düşman hemen ellerini havaya kaldırıp hareketsiz bir biçimde durmaya başlıyor. Daha sonra düşmanınızın önüne geçip silahınızı suratına doğru tutarsanız ''Lütfen beni öldürme!'' gibi yakarışlarda bulunuyor. Eğer silahınızı indirecek olursanız, elleri havada olan düşmanınız sanki durumu belli etmemek istercesine ellerini yavaşça silahına götürmeye başlıyor. Tabi siz silahınızı yeniden doğrultup, düşmanlarınızın bu düşüncelerini akıllarından çıkartmalarını sağlayabilirsiniz. Bazı askerler ise önce silahı yüzlerine doğru tutsanız dahi korkmayıp soğuk kanlı davranıyorlar ve en küçük hatanızda ani bir refleksle yana atlayıp size saldırıyorlar. Tabi bu şekilde yiğit tavırları takınan en cesur asker bile koluna ya da bacağına yapılan bir atış sonrasında küçük çocuklar gibi yalvarıp yakarmaya başlıyor:) Oyunda bunun gibi daha bir çok animasyon ve mizahi görüntüler bulunuyor.

Diğer bir özellikte, askerleri öldürdükten ya da bayılttıktan sonra, diğer askerler görmesin diye onu alıp tenha bir yere sürükleyebilmeniz veya da bir dolabın içine saklayabilmeniz. Aynı şekilde siz de alarm durumlarında ortalık yatışana kadar bu dolaplara saklanabiliyorsunuz. Bu dolaplarda bazen çok hoş sürprizler de olabiliyor:) Önceki oyunda da kullanabildiğimiz kargo kutularıda yine kimselere görünmeden hareket edebilmemize olanak tanıyor. Tabi doğru kutuyu doğru yerde kullanmakta önemli. Aksi takdirde askerler durumdan şüphelenip kutuyu kontrol ediyor ve sizin orada olduğunuzu anlıyorlar. 

Yine önceki oyunda bulunan ekranın üst köşesindeki radar sayesinde bulunduğunuz alandaki tüm düşman askerlerini ve kameraları saptayabiliyorsunuz. Alarm durumlarında ise ortalık biraz yatışana kadar radarınız devre dışı kalıyor. Bir süre sonra ise radarınız Caution moduna geçiyor ve bir gösterge yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Bu zaman bitene kadar da bölgede normalinden daha sıkı güvenlik oluyor. Yalnız güvenlik Caution seviyesindeyken geçen zaman, ilk oyundakinden çok daha fazla. Ayrıca ilk oyunda güvenlik Alarm yada Caution durumundayken o bölgeden çıkıp hemen buraya geri gelince, güvenlik normale dönüyordu ve bu şekilde de alarm durumlarından rahatlıkla kurtulabiliyordunuz. Fakat bu kez nereye giderseniz gidin geri sayım sıfırlanmıyor. Bu da oyunu daha gerçekçi ve heyecanlı hale getirmiş.

Düşmanlarınızın ilgisini başka tarafa çekin!

Oyun sırasında kullanabildiğiniz nesne ve silahlarda da büyük bir artış var. Eski silahların yanında AKS-74u, M4 gibi seri atışlar yapabilen silahlar ve Grenade Launcher bunlardan bazıları. Kullanabildiğimiz yeni nesnelerden biri ise içinde güzel bayanların resimleri olan kitaplar? Bu kitapları askerlerin görebileceği yerlere bırakırsanız, kitaplar ilgilerini çekiyor ve işlerini unutup hatunlara bakıyorlar:) 

AP Sensor'ı ise radarınızın aktif olmadığı durumlarda kullanup çevredeki yaşam belirtilerini Analog Controller'ın titreşim özelliği sayesinde algılayabiliyorsunuz. Bulacağınız bandajları da, Snake ve Radien'ın yaralanması sonucu oluşan kanamaları durdurmak için kullanıyorsunuz. Eğer kanamayı durdurmazsanız hem enerjiniz gittikçe azalıyor, hem de etrafa kan izleri bulaştırarak düşmanlarınıza davetiye çıkartıyorsunuz. Bunların dışında, boşalan şarjörlerinizi düşmanlarınızın ilgisini başka yüöne çekmek için kullanabiliyorsunuz.

Oyundaki en bütük yeniliklerden birisi First Person görüş açısını kullanarak silahlarınızla nişan alabilmeniz. Bu şekilde hareket edemesenizde çok isabetli atışlar yapabiliyorsunuz. Bir çok silahta bulunan lazer özelliği de işinizi oldukça kolaylaştırıyor. Vuruldukları noktaya göre tepki veren düşmanlarınızı öldürmek veya bayıltmak için, kafalarından yapacağınız atışlar en etkili yöntem olacaktır. Bacak ve kollar gibi öldürücü olmayan yerlere yapacağınız atışlar düşmanınızı öldürmek yerine, onları sadece yaralayacaktır. (Tabi Stinger, ya da Grenade Launcher kullanıyorsanız başka) M9 gibi uyuşturucu oklar atan silahlar ise yine kafadan yapılan atışlarda etkisini hemen gösterip düşmanı anında bayıltıyorken, diğer noktalarda etkisini göstermesi 5-6 saniyeyi buluyor.

Çok önemli olan Codec görüşmeleri de yine oyunda büyük bir yer tutuyor. Bu konuşmaları çabuk geçebilmenize rağmen(Çünkü dakikalar sürebiliyorlar!), dinlemeniz hem oyunda kolaylık olması açısından hem de oyunun senaryosunu tam olarak anlayabilmeniz için çok önemli. Aslında ilk oyunu oynamadıysanız önce onu bitirmeniz çok daha iyi olacaktır. Böylece oyunun senaryosunu çok daha iyi anlayabilirsiniz. Eğer oyunu, senaryoyu takip etmeyip doğrudan oynarsanız, görebileceğiniz en iyi aksiyon oyunlarından birini oynamış olursunuz. Ama senaryoyu iyice anlarsanız oyunu oynamakla kalmaz, macerayı gerçekten yaşarsınız (Abartmıyorum!).

Kontrollere değinirsek; ilk oyunu oynayanların hiç zorlanmayacağını söyleyebilirim. Çünkü kontroller bir kaç değişiklik dışında eski oyunla aynı sayılır. Dual Shock 2 ile tam bir bütünlük sağlayan kontrollerle, bir çok hareket ve özelliği uygulamak son derece basit. Üstelik Analog çubukları kullanınca, oynanabilirlik daha da artıyor. Kontrollerin basınç duyarlı olması oyuna o kadar büyük bir artı sağlamışki; yön tuşlarına hafif dokunursanız karakteriniz sessizce yürüyor, iyice yüklendiğinizde ise koşmaya başlıyor. Aynı şekilde silahlarınızı kullanmak istediğinizde tuşa hafifçe dokunmanız nişan almanızı sağlayacaktır. 

Oyundaki ses efektleride mükemmel bir şekilde oyunun havasını tamamlamış. Silah efektleri, esen rüzgarın sesi, yağan yağmurun sesi bir yana karakter seslendirmeleri de muhteşem. Özellikle Rus askerlerinin İnglilizce'yi kendi aksağanlarıyla konuşmaları çok iyi seslendirilmiş. Oyundaki müziklerde o anki duruma göre değişiklik göstererek, sizi tam havaya sokuyor.

Oyunu bitirdiğinizde ise çeşitli Special Item'lara kavuşabiliyorsunuz. Ayrıca Special bölümünde ''Casting Theater ve Boss Survival'' gibi seçenekler açılıyor. Yine sonradan açılan farklı zorluk seviyeleri de oyunu yeniden oynayabilmenize olanak tanıyor.

Beklediğimize değdi

Açıkçası, Metal Gear Solid 2: Sons of Liberty beklendiği kadar iyi bir oyun çıktı. Dikkat ettiyseniz Sons Of Liberty'i başka hiç bir oyunla kıyaslamadım. Çünkü hiç bir sistemde şu an için MGS 2 ile kıyaslanabilecek kalitede bir oyun yok. Max Payne'miş, bilmem neymiş hepsi bu oynun yanında hikaye... Emin olun sizi üzecek tek şey oyunun bitmesi olacaktır...

  

   


 
   

                  TORRENT OYUNLAR

 

 
Bugün 22 ziyaretçi (176 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol